Sayfalar

23 Kasım 2012 Cuma

Ken Loach... Adamsın!

Böyle haberler duydukça artık dibe vurmuş umutlarım yeniden canlanıyor. Çünkü tabir-i caizse boka sarmış bir ortamda, kapitalizme kucak dansı yaparak yaşadığımız bir dönemde bu tarz hareketler 10 numaralı formayı hak ediyor. İçimde hala küçücük bir umut olmasını haklı çıkarıyor. Sinema tarihinin usta isimlerinden Ken Loach Toronto Film Festivali tarafından verilen "Yaşam Boyu Onur" ödülünü reddetti. Bu reddedişin sebebini ise yönetmenin resmi açıklamasından öğreniyoruz;

"Büyük bir üzüntü ile bana Torino Film Festivali tarafından layık görülen ödülü red etmek zorundayım, bu ödülü kendim ve filmlerimiz için çalışanlar adına almaktan onur duyardım.
Festivaller Avrupa ve dünya sinemasını yaymak adına büyük bir rol oynuyorlar ve Torino sinemaya olan tutkusu ve aşkı ile bunun belirgin ve iyi bir örneği olarak kendini göstermektedir.
Ancak şu anda ciddi bir sorun söz konusu, konu bazı hizmetlerin şirketlerce dışarıya ihale yoluyla verilmesi ve düşük ücretli işçilerin çalıştırılması ile ilgili.
Her zamanki gibi bunun sebebi daha az ücret ödemek. Bazı hizmetleri karşılamak için ihaleyi alan şirket çalışanların maaşlarını düşürüyor ve çalışan adedinde kesintiye gidiyor olmasıyla alakalı.
Bu toplum içinde çatışma yaratan bir reçetedir. Bu durumun bütün Avrupa’da mevcut olması kendisinin kabul edilebilir bir hareket olması anlamına gelmez.
Torino’da Ulusal Sinema Müzesi*’nin temizlik ve güvenlik hizmetleri Rear adlı kooperatife verilmiş durumda. İlk olarak maaşlarda kesinti yapıldı ardından çalışanlar bundan şikayetçi oldular ve böylelikle kötü davranmaya ve korkutulmaya maaruz kaldılar. Bir çok kişi işten atıldı.
Düşük maaş alanlar, zor durumda olanlar, işlerinden oldular, sebebi ise maaşlarında yapılan kesintiye karşı çıkmalarıydı.
Pek tabii ki bizim için başka bir ülkede neler olduğunu anlayabilmek pek de kolay değil, kendi ülkemizden farklı çalışma şartlarının olduğunu da hesaba katarsak, ancak bu temel etkenlerin açık olmadığı anlamına gelmiyor.
Bu noktada hizmetleri ihaleye vermiş olan yapı bu duruma göz kapayamaz, her ne kadar bu kişiler bu hizmeti bir dış kooperatif aracılığı ile gerçekleştiriyor olasalar bile kendisi için çalışan kişilere karşı sorumlu olmalı.
Müzenin bu durumda çalışanlar ve onların bağlı oldukları sendika ile iletişime geçmesini, işten çıkarılan çalışanların tekrar işe alınışını güvence altına almasını ve hizmetleri dış kooperatiflere verme fikrini bir daha düşünmesini bekliyorum.
Toplumun zayıf olan bireylerinin sorumlu olmadıkları bir iktisadi buhranın faturasını ödemesini doğru bulmuyorum.
Bu konuyla ilgili ‘Bread and Roses’ adlı bir film gerçekleştirdik. Nasıl olur da kendi hakları için mücadele eden ve bu sebepten dolayı işlerinden olan çalışanların dayanışma çağrısını duymazlıktan gelirim?
Bu ödülü kabul etmek ve bir kaç küçük eleştiri ile durumu geçiştirmek zayıf ve iki yüzlü bir davranış olurdu.
Beyaz perdede belirli bir duruşa sahip olup öte yandan diğer ortamlarda faklı tutumlarla bu duruşa ihanet edemeyiz.

Bu sebeple her ne kadar derin bir şekilde üzgün olsam da bu ödülü red etmek zorundayım."

Ken Loach
21 Kasım 2012


*Ulusal Sinema Müzesi aynı zamanda Torino Film Festivali'ni organize eden kurumdur.

Sendika.org
Çeviren: Murat Çınar


Yönetmenle ilgili detaylı bilgiye aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz;

http://www.imdb.com/name/nm0516360/
http://tr.wikipedia.org/wiki/Ken_Loach

2 yorum:

  1. bravo.. helal olsun.. ne yüce bir davranış..
    bizim ülkemizde bunlar yıllardır yapılıyor en acımasız şekilde..

    YanıtlaSil
  2. takdire şayan bir hareket olmuş valla helal olsun Ken Loach

    YanıtlaSil